Bisiklet ile İstanbul –Bandırma-Çanakkale 11,5 saat (163 km)/ Cycling from Bandirma to Canakkale (163km) 11,5 hrs



Disc frenli bisikleti ters çevirmeyiniz :) ( Foto:Bahadir Elverdi)

Problem olabileceğini düşündüğüm ama yinede riskini aldığım 22 lt lik sırt cantasini gece hazirlamis, Canon DSLR makinayı bisikletin gidonuna iki tane pursik ipi ve free karabina ile sabitlemiştim.
05:50 de çalan alarmi ikiletmeden yataktan hemen fırladım. 
3 haftadir işsiz olmanin pozitif  getirisi olarak; gerek Brezilya Dünya Kupasi 2014 , gerek bazı life time projeler icin yaptığım araştırmalar nedeniyle sabah 6'lara kadar ilerlemisti yatak vaktim.
Hava durumu parçalı bulutlu gösteriyordu. Lycra'lı uzun çabuk kuruyan pantolonumu ve üzerine uzun kollu beyaz shirt giyerek evden çıktım.
06:00 leaving for an adventure ( Foto:Ekin Akman)

Metroya varmam on dakikayı ve Yenikapı arabalı hizli feribota binmem 06:35'i buldu.25 TL iken almadığım bilet 51 TL’lik fiyatiyla cebimde buruşuyordu artik.
Istanbul subway /Metro  ( Foto:Bahadir Elverdi)


Bisiklete para ödeniyor mu ödenmiyor mu sorusu,  ödemeden turnike geçebilmem ile netlesmis oldu kafamda.
Feribot araç kuyruğunda 12-13 motorcuyu görünce, motorsuz motorcu olan benim gibi insanlarin, motorsiklet gördüğünde yaşadığı o kisa burukluğu yasadim .
10 TL ödediğim köy ekmegine yapilmis domatesli kasarli tost ve buyuk acik cay mideme ihtiyacı olan bayram yasatti.
Aklim 4 saat uyku bana yetmez diye bağıram vücuduma  uyumasi icin gerekli dinginliği saglamiyordu, kafamda turlu dusunceler ve aldigim notlar sonunda Bandırma’ya 09:20 de vardik.
Feribot iskelesi çıkışı taksi durağına Çanakkale yolunu sorduğumda basit ve anlasilir bicimde tarifi almistim. Zaten taksici, kargocu, postacidan daha iyi kim tarif verebilir ki? Eğer akilli telefonunuz var ise aplikasyonlar tabiki.
09:30 da bu uzun yol için çevirmeye başladım ilk pedalı ve ilk su tedarik molasini KGM tesislerinin yanindaki bufede verdim.
After the first break / İlk su molası ( Foto:Bahadir Elverdi)

2 adet 0,75 lik su sisesini doldurdum.İkinci suluk olmasi onemli  bu tur uzun sürüşlerde. 
Bu yaziyi ilk uzun surus, hatta en uzun surus deneyimim sonrasi yazdigim icin tecrubeyle sabit gorus belirtmek rasyonel .
Kucuk yaslarda üç tekerli bisikletten sonra ( mazgala giren on teker sonrasi hurda olmustu korpem)
Orta okulda 3 kardesin kullanmak zorunda kaldigi Bianchi dag bisikleti ile yapilan ilk supermen ucuslu (Ordu-Aybastı), on masa kirilmali(Ordu-merkez), yokus asagi kum yiginina carpmali (Ordu-Boztepe) kazalar sonrasi universitede (Eskişehir)sahip oldum yeniden ve yine bisiklete.
Arkadaşım Eray’ın(Pehlivan)  Whistle Miwok 1160 D si ile yaptım bu yolculuğu.
Beşiktaş-Garipçe, Üsküdar- Anadolu Kavağı, Kadıköy-Pendik Marina gibi kısa parkurlarda iyi sonuçlar vermişti.Üzerinde Shimano Deore bileşenleri bulunan bu İtalyan tasarımı yol boyunca sorun çıkarmadı.
Mtb olan bu modelin tekerlerini yol tekeriyle değiştirmiş olması sadece görsel bir iyileştirme olmakla kalmadı aynı zamanda yol boyunca sürüşü kolaylaştırdı.

Sadece google maps ile iyice büyüterek ve alt tarafta eklenmiş fotoğraflardan yola çıkarak böyle bir yolculuğa kalkıştım sonuçta.Macera biliyorum diye düşündüğünde bilinmezlerin ortaya çıkması değil mi bir nebzede olsa.Hatta cesurca o bilinmezi bilinir kılmak için alınan küçüğünden büyüğüne riskler bütünü.
İlk kilometreler tatlı bir heyecanla ve gözlem ile akmaya başlıyor.Bandırma'dan 15km civarı uzaktayım artık ve dikkat inek çıkabilir tabelasıyla karşılaştım.Bence bu tabelayı üniversite kütüphane girişlerine koymalılar.Sarkastik
İnek yoğun bölge girişi  ( Foto:Bahadir Elverdi)


 Ve az sonra görüyorum ki yola çıkabilecek inekler varmış.
Those cows on the plate /Tabeladaki inekler  ( Foto:Bahadir Elverdi)


Bandırma'dan Biga'ya yol çoğunlukla oturmuş mıcır, yer yer taze mıcır ve birazda kaymak asfalttan oluşuyor.Yolculuğun öğle saatleri bölümünde kaymak asfalt kenarında küçük zift kabarcıkları patlattığımda oldu.
Bir yokuş inişinde taze mıcır nedeniyle şeridin içine girip araç teker izinden gitmek durumunda kaldım ve dikkatli olmakta fayda var bu iki ilçe arası araçlar mıcır fırlatıyor azda olsa.Birkaç kere yolun daralması nedeniyle zift tutmamış mıcırdan gitmem gerekti ki bu kontrolü çok düşürüyor.Aşağıdaki birkaç karede görülebilir.
Road of clouds ( Foto:Bahadir Elverdi)

Gravel ( Foto:Bahadir Elverdi)

Sıcağında etkisiyle ufaktan delirmeler başlıyor. İlerideki yokuşu düşünen Karayolları yol işaretlerine bisikletçiler için muz koymuş :)))(Muz'a değil karşı tepeye odaklanın)
Getting crazy with sun / Delirmeler başlıyor ( Foto:Bahadir Elverdi)

 O tepeyi bitirince sağda deniz gözüküyor.Ufukta görünen yerlerden hangisi neresi acaba?
sea on the right side  ( Foto:Bahadir Elverdi)


I am getting closer but still far. / Bitmiyor mu ne? ( Foto:Bahadir Elverdi)

O zaman anlamamıştım ama şimdi yazıyı yazarken anladım.Yeşil sprey ile GRSN 28 yazmış birileri(Giresun 28 ) 
Saat 12:20 yaklaşık 3 saat oldu ve sadece 43 k yol geldiğimi görmek kafamda türlü hesap kitaplara sebep oldu.Kaç saat? Kaç km?
Road signs are for riders.( Foto:Bahadir Elverdi)


Biraz daha ilerleyince bir ayçiçeği tarlası kenarında duruyorum. Bu çiçeklere günebakan denmesine rağmen sanki benim gibi sıcaktan bunalmış bir halleri var.
sun flowers and I are thirsty ( Foto:Bahadir Elverdi)

Selle and sun flower  ( Foto:Bahadir Elverdi)

Ve evet alttaki fotoğrafı çekip hareket ettikten 20 m sonra bir ağırlaşma oluyor pedalda ve hemen gözle kontrol sonrası arka tekerin havasının indiğini görüyorum.
Fotoğrafta arka teker simidinin arka planında görünen tepeyi çıkıp problemi çözmeye karar veriyorum.Renault-Mais servisi var hemen tepede.
Durmaya karar veriyorum.
Böylelikle dinlenmiş, tekeri tamir etmiş ve akşamdan hazırladığım nohutlu makarnayı mideme indirmiş olacağım.
Efektif mi? Ehh.
Yol boyunca gördüğüm frezeden çıkmış gibi gözüken demir artıklarından biri saplanmış tekere.
Yol boyunca dikkatimi çekmişti bu demir parçacıklar ve iki çeşit demir bilyeler.
Yoldan geçen araçlarda olan kronik bir aşınma vb birşey olduğunu düşünüyorum.
Yama yapıyorum ve yola koyuluyorum.
Fakat birkaç pedaldan sonra tekerin havası biraz inmiş gibi görünüyor.
Biga'ya 4k kalması nedeniyle yama tutmadı herhalde diyip ilçeye kadar sürüp bisikletçi arıyorum.
İki bisiklet süren çocuğun yönlendirmesiyle Ateş Motor'u buluyorum.
Çanakkale sapağına sapmadan düz ilerlerseniz 300-400 metre sonra solda.
Hemen şişirip suya sokuyor ve benim görmediğim ikinci patlağı buluyor.
Yamam iyiymiş.
3 TL ödüyor ve sapağa doğru yola devam ediyorum.
Bakkalın birine girip 1,5 lt su ve 1 adet maden suyu alıyorum.
2 adet 0,75 lik şişeye bölüştürürken bir tanesine maden suyunu da koyuyorum.
Yoğun terleme sonrası hep böyle yaparım.
Maden suyunu normal suyla 2 su 1 maden suyu oranında seyreltip içerim.
Ayy iğrenç diyorsanız 27 Nisan 2014 Haliç'te koştuğum ve benimde ilk yarı maratonum olan İstanbul Yarı Maratonu (21k) sonrası hazırlayıp içtiğim iksiri daha sonraki bir yazıda ele alırım.
Aniden bastıran sağanak yağışta yaklaşık 20 dk sürüş yaptım.
Kamera çantasına poşet geçirmem işe yaradı ve ve kıyafetlerle daha önce duşa girdiğim için bu hissiyat yabancı değil.
Sorun yok.5 mevsimlik çadırları duymuşsunuzdur yada sahipsinizdir.
Çadırda 5. mevsim fırtına,tipi gibi extreme (uç) koşulları ifade eder.
Aktif dağcılık yaşamım nedeniyle 4 mevsimin bu 5 mevsimlik halini yaşamış biri olarak bu yağmur yanaktan makas almak gibi geldi ve keyfini çıkardım.
Alttaki fotoğrafı çekerken  güneş ve tüm yol boyunca sağdan esen rüzgarın etkisiyle çoraplarım hariç kurumuştum.
Half of the tour done.  ( Foto:Bahadir Elverdi)

Psikolojik barajlar olarak önce 100km sonrada 81,5 km (yolun yarısı ) ile uğraşıp, 27 vites olan bisiklette yüksek kadans çevirmeye başladım.
Karaciğer ve kasların yaklaşık 2000 kcal civarı glikojen depoladığı araştırmalarda ortaya konmuştur.
Maratoncuların hitting the wall (duvara toslamak) dedikleri şey bu depoların boşalması sonrası oluşan aşırı yavaşlamadır.(endurance/dayanıklılık sporlarında sık karşılaşılan bir durum)
Özellikle Lapseki sonrası belirtilerini görmeye başladım.
İşte bundan korunmak için besin takviyesi ve mental kuvvet devreye sokulmalı.
Negatif düşüncelerden uzak durulmalı, kısa kademeli hedefler konulmalı, çeşitli mind tricklerine başvurulmalı(Örn: şu tepeye kadar çevirmeye devam orada mola vereceğim gibi, hadi kesintisiz 200 pedal daha gibi, hadi 300 e kadar düzgün nefes alışverişi gibi )
Runnersworld'dan bu konuda bir yazı
77km tabelası ve 38km tabelaları arasında yiyecek molası için bu trickleri kullandım.
Özelikle Lapseki'yi geçtikten sonra bu tür bir fiziksel, zihinsel mücadelenin içinde hissettim kendimi
Aşağıdaki iki fotoğrafta görünen ve tepeden tepeye giden uzun yollar psikolojik bariyerler oluşturabilir.

Getting closer. ( Foto:Bahadir Elverdi)

steep and long enough ( Foto:Bahadir Elverdi)

more steep and looks like longer ( Foto:Bahadir Elverdi)

Lapseki sonrası yol birkaç yerde tek gidiş tek geliş oluyor yapım çalışmaları nedeniyle.
Bu kısımlar yorgunluğunuzu unutup dikkatinizi yükseltmeniz gereken bölümler.
Son bir mola verip emniyet şeridinde yattım.
Bisikleti de yanıma yatırdım.
Biri durup camı açıp iyi misin diye sorunca, farkettim ki kaza yapmışım görüntüsü veriyorum. 
Bacak bacak üstüne atarak 10 dk kadar dinlendim.
Sıradaki fotoğraf bu dinlenmeye ait.
Last break for snickers and water and a good view. ( Foto:Bahadir Elverdi)

Tatam ta ta ta tam.
Saatler 20:25'i gösteriyor ve varış.
Çanakkale'ye giriş harikaydı.
Son bir tepe ve oradan aşağı güzel bir yokuşla nüfus tabelasına kadar hiç pedal çevirmek yok.
after all I succeed  ( Foto:Bahadir Elverdi)

Emre (Dalkılıç )ile buluşup eve gidiyoruz.
Biraz dinlenme sonrası Gaye (Dalkılıç)ta geliyor hep beraber yemeğe.Sıkı bir yemek sonrası eve dönüş ve uykuya teslim olma.
Artesi gün Emre yazı işleri sorumluluğunu yaptığı Lara Life dergisinde saat 13:00 e kadar çalışacak olduğundan 12 ye kadar uyuyabileceğimi düşünmüştüm.
Saat 09:30 ve ayaktayım.
Yorgunluk nerede?
Seleden dolayı loblardaki acıyı bekliyordum ama fitness durumum beklediğimden iyi.
Öğleyin buluşuyoruz tost çay eşliğinde sohbet ediyoruz.
Emre bana Çanakkaleyi gezdirmeye başlıyor.
Kordondayız.
Ve filmde kullanılmış olan Truva atı.
Trojan Horse ( Foto:Bahadir Elverdi)

Trojan Horse ( Foto:Bahadir Elverdi)
Deniz şehri olması nedeniyle balıkçılık iyi durumda ve çeşitli heykeller mevcut.
monuments about fishing  ( Foto:Bahadir Elverdi)

Yeni.kordon'da çocuklar için heykeller var.
Comfortable than bike's seat :)   ( Foto:Emre Dalkılıç)


Saat kulesi
clock tower in Çanakkale  ( Foto:Bahadir Elverdi)

Truva atı ve içinden çıkan askerler :)
Trojan Horse at night.( Foto:Bahadir Elverdi)

We were the hidden soldiers of Trojan Horse ( Foto:Bahadir Elverdi)

Çanakkale'nin merkezi cafe, barlar ve çay bahçeleri ile dolu.Özellikle ara sokaktakiler küçük ve şirinler.
Street art in Çanakkale ( Foto:Bahadir Elverdi)

Ertesi gün Kilitbahir'deyiz yüzmek ve snorkelling için ve birazda tarihe dokunabilmek adına.

Ferry from Kilitbahir to Çanakkale ( Foto:Bahadir Elverdi)

( Foto:Bahadir Elverdi)

 Tabyaları geziyoruz ve Kilitbahir'in nasıl stratejik bir yerde konumlandığına tanıklık ediyoruz.

Bastion in Kilitbahir ( Foto:Bahadir Elverdi)

"Give us the opportunity and ask for the impossible" a  disabled people sport club motto ( Foto:Bahadir Elverdi)
Cannon balls from the 1. World War  ( Foto:Bahadir Elverdi)

Cannon balls from the 1. World War  ( Foto:Bahadir Elverdi)

İrili ufaklı tezgah var rehber ve çeşitli anılık alabileceğiniz.
Rehber abilerde mevcut tabyalarda.

İlk defa canlı yavru bir vatoz gördüm. 
Snorkeling meditatif yönü olan bir spor.

A baby stingray fish ( Foto:Bahadir Elverdi)

Akşam sahil turu ve Kahveci'de bir kahve molası
A mosque opposite to the Coffe shop ( Foto:Bahadir Elverdi)
Ertesi sabah feribot iskelesinde bisikleti bagaj için hazır hale getirdim.
Eceabat'a geçip oradan İstanbul'a devam ediyor otobüsler.
Çanakkale'nin bisiklet markası Diganlar'a yeni mağazalarının karşısına bırakmış oldukları bisiklet kolilerinden birini Pazar günü aldığımı belirtir ve teşekkür ederim.
At the ferry port to put the bike on the bus to Istanbul ( Foto:Bahadir Elverdi)

Ready to turn back / Dönmeye hazırız. ( Foto:Bahadir Elverdi)

Sonuç olarak 200 k civarı yol gidebileceğimi öğrenmiş bulunmaktayım zaman, beslenme,malzeme seçimi konularını düzenlersem.
Bu seyahat ilkti ama yapmayı planladığım 900 k'lık tur için bazı noktaları açığa çıkarmak adına faydasını gördüm.
Sırt çantası hafif olmalı, hatta olmamalı.(ertesi gün sırt kaslarımda tutulmalar vardı)
Çift suluk işe yaradı, su çantası kullanılabilir.
Bazı rakamlar verelim:

Toplam mesafe   : 163 km
Toplam süre       : 11 saat (9:30 saat sürüş)
Tuketilen sivi :       3,75 lt su
                            0,5 lt Powerade
                            0,2 lt maden suyu
Tüketilen yiyecek: 2 Snickers
                            1 Tadımca
                            1 Tadım karisik kuruyemis
                            2 muz
                            2 elma
                            1 porsiyon nohutlu makarna
Akşam yemeği (bu kısım önemli toparlama açısından özellikle çok günlü turlar için )
                         1 porsiyon köfte (pilavlı)
                         2 kase çorba (mercimek ve ezo bol limonlu,bol sarımsaklı )
                         salata
                         güllaç


Note for Foreigners:
This trip done at 04/07/2014 for 11 hours and totaly 163 km from ferry pier in Bandirma to Çanakkale city center.Road is good enough and there is always safety lane all the way to Çanakkale.Highway authority doing some repairing works on the road.At these point you have to double your attention.From Bandirma to Biga very few kilometers of the road is gravel which causes control loss of the bike.Don't let aprox. dozen of steep and small hills freightened you.What goes up must come down.Huge parts of the road you will feel the wind on your right side trying to push your bike to road.Especially you feel it stronger when you are in an open land or  near to the shore.Also be careful about stone pieces on the safety line.The route is clear enough and nearly impossible to lost.If you searched enough you can visit some places that are historical in Çanakkale.You can find ferry to pass Eceabat, Kilitbahir, Gelibolu to visit these historical places.

Popüler Yayınlar